YÖREMİZDE AY İSİMLERİ
OCAK | ZEMHERİ |
ŞUBAT | GÜCÜK |
MART | MART |
NİSAN | APRUL |
MAYIS | OT KAZMA AYI |
HAZİRAN | KİRAZ AYI |
TEMMUZ | ORAK AYI |
AĞUSTOS | ASUS FINDIK AYI |
EYLÜL | CEVİZ AYI |
EKİM | DÖKÜM AYI |
KASIM | ÜZÜM AYI |
ARALIK | KARAKIŞ AYI |
YÖRESEL ŞİVELERİMİZ
ALAMUK =BULUTLU HAVA VE GÜNEŞLİ HAVANIN BİR ARADA OLMASI
ANDIR=İŞE YARAMAYAN
AŞAK = EĞERCEĞE TAKILAN BAŞLIK
AFUR = AHIR
ALAF = YEŞERMİŞ AĞAÇ DALLARI
AMEL = İSHAL OLMAK
ANLAK = AÇIK ALAN
ANNAK = MEYDAN
ANNAKLAMAK = BAKMAK
AYAM = HAVA DURUMU
AVRUZ, AVUZ = DOĞURAN İNEĞİN İLK SÜTÜ
BAYAK = BİRAZ ÖNCE
BILDIR = GEÇEN YIL
BICAKLIK = MUTFAK
BIZIKLAMAK = HIZLA KOŞMAK-ZIPLAMAK
BİBİ = HALA
BOSTAN = SALATALIK
BÖÖN = BUGÜN
BUHLAMAK = TERLEMEK
BUYMAK = ÜŞÜMEK
BÜNGÜLDEMEK = YERİNDE DURAMAMAK
CAANAK=SAĞANAK
CANK ETTİRMEK:ELLE TOKAT ATMAK
CAPLAMA = ÇATI MALZEMESİ (ÇITA)
CAANAK = ÇOK YAĞMUR YAĞMASI
CIZLAVİT =LASTİK AYAKKABI
CIBIT=ISLANMAK
CIBBAN = ALKIŞ
CILK = BOZUK YUMURTA-SULU
CİLMÜK = KÜÇÜK ODUN PARÇASI
CINGAN= YARAMAZ, ÇİNGENE, ROMAN
COLAP = ERİMEKTE OLAN KAR
CÜCÜK = CİVCİV
ÇANGAL = FASULYE SIRIĞI
ÇAVUN = İZ
ÇEBİÇ = KEÇİ
ÇELLEMEK = ÜŞÜMEK-DONMAK
ÇENCİK = KAPI MANDALI
ÇENTİ = PAZAR ÇANTASI
ÇIPIR = KARIŞIK RENKLİ DERLEYEN :B.HIDIR
ÇITIMAN = SALATALIK SARMA AĞACI
ÇIRAKMAN = KÜÇÜK GAZ LAMBASI KOYMA ARACI
ÇITIL = KARIŞIK OLAN
ÇITAK= HASIR YAPILAN BİR ÇEŞİT OTSU BİTKİ
ÇITTAK = ATEŞ
ÇİMMEK = YIKANMAK
ÇİVİT = MEYVENİN ÇEKİRDEĞİ
ÇORT = TİKEN-BÖRTLEN
ÇOŞURMAK = TOPARLAMAK
ÇÖÖR = MISIRIN YERDE KALAN SAPI
ÇANGAL=FASULYEYİ SORMAYA YARAYAN DAL
DARU = MISIR
DAYANÇA = DESTEK
DEZE = TEYZE
DEBERMEK:KARIŞTIRMAK
DEPE BIZDIK = TAKLA ATMAK
DIBIÇ = KÖTÜ ANLAMDA
DIGIL = FASÜLYE
DIRMAÇ = YÜK TAŞIMA İPİ
DOBUÇ:SAĞIR
DİTMEK = TIRNAKLA KARIŞTIRMA
DİZME = EVİN ODA BÖLMESİ
DİVİLDEMEK = ÇOK HAREKETLİ
DOH, DUH = DİKKAT ÇEKMEK
DOZURİK = DELİK FINDIKTAN YAPILAN OYUNCAK
DORANCALIK = BACA
DONULCA=YABANİ BAL ARISI
DÜDEK = OLGUNLAŞAN ÇİCEK TOMURCUĞU
DONULCA=BAL ARISIOLGUNLAŞMAMIŞ MEYVA
DASTAR:KİLİM
ECÜNNÜ = CİN
EĞERCEK = YÜNDEN İPLİK YAPMA ARACI
EEN:ÜST-BAŞ
ELMEK = AVUÇ DOLUSU
ERZAHIR = ÇOK BÜYÜK (YILAN)
ESENTELİK = DELİLİK
ESSAH = CİDDİ
ESÜK = RÜZGAR
EŞİK = KAPI GİRİŞİ
EVMEK=ACELE ETMEK
EVELİ = ESKİDEN
EVŞÜN = EKMEK ÇEVİRME ALETİ
EVZA = KİRBİT
FAŞIRATMAK = KÖTÜ ANLAMDA CÜMLE
FANİLA = ATLET
FERİK=İLK YUMURTA VERECEK TAVUK
FIRAKLU = BAHÇE KENARINA ÖRÜLEN ÇİT
FIŞIRGUN = FIRTINA
FIŞIRTMAK = FIRLATMAK
FOLLUK = TAVUK YUMURTLAMA YERİ
FOLTAK = BÜYÜK
GABARTTAK = TAM OLMAMIŞ HAM MEYVA
GABUT = PALTO
GALDİRİK = ZILBIT YAPRAĞI
GÜLLÜK=SÜS BİTKİSİ
GALEZE=İŞ YOĞUNLUĞU
GALUK = EVLENMEMİŞ EVDE KALMIŞ
GANBAK = KEL
GANCIK = DİŞİ
GAPCUK = YARANIN KABUĞU
GATIK = AYRAN
GAVSUL = KABUK
GECİN = FASULYA SAMANI
GEÇEK = MERDİVEN
GELBERİ = TIRMIK
GELEK = YAPRAK-SAYFA
GENDEME = OLGUNLAŞMAMIŞ MISIR
GIBCIRTMAK = KOŞMAK
GICIRUK = TATTİRİVALLİ AĞACI
GIGALAK = UYUŞUK
GINDIRA= HASIR OTU
GIRAN = TEPE
GİREBİ = BURUNLU KÜÇÜK BALTA
GOPÇA = DÜĞME
GOPMAK = KOŞMAK
GOROK, FORUK = İÇİ BOŞ YEMİŞ, AĞZINDA DİŞİ KALMAMAK
GOZAK = HAM MEYVA
GOYA = HALINCA-KENDİNCE
GÖCCEK = GÖZLÜK
GÖYNEK = GİYİM EŞYASI
GÖĞNÜ=OLGUNLAŞMIŞ
GUVAK = SAÇTAKİ KEPEK
GUYTAK = ÇUKUR
GÜDÜNE = MISIRI AYRILMIŞ KOZA
HABURA = BURASI
HAVRUZ=ÇOCUĞUN LAZIMLIĞI
HAÇAN = NİÇİN
HACCAK = GÜZEL
HALINCA = KENDİNCE
HARAR = BÜYÜK SEPET DERLEYEN :B.HIDIR
HARK = SU YOLU
HARPITMAK = YEMEK
HARTAMA = ÇATIDA KULLANILAN İNCE TAHTA
HAYİH, HEEH = ANLAMADIM
HEDİK = KARDA YOL AÇMA ARACI (KASNAK)
HEMİDE = GERÇEKTEN
HENNÜK=HAVANIN SİSLİ OLMASI
HEDER= HEBA ETME, BOŞA HARCAMA
HEZEROLSUN=YAZIKLAR OLSUN
HIŞIR = HAYVAN YİYECEĞİ
HIŞIR OLMAK = ÇOK YORULMAK
HILTAK = BOL ANLAMINDA
HITIR = EZİLMİŞ MISIR
HIZAN = ÇOCUK
HOORA = ORASI
HOPCURAMA = ZIPLAMA
HÖLÜMEK = ISLANMAK
HÖŞÜL OLMAK = ÇOK YORULMAK, BUNALMAK
IMUK = SICAK
IYMAK = SERMEK
IŞIMAK = SABAH OLMAK
İÇLİK = GÖMLEK
İDARE = KÜÇÜK GAZ LAMBASI
İSTİ = SICAK
İSKEMBİ=OTURMA ARACI
KAŞ = DİK-BAYIR
KEF = KİR
KELÇÜK = ELMA ARMUT ARTIĞI
KAVSUL,GAVSUK =FINDIĞIN DIŞI
KEME = FARE
KEMRE = HAYVAN GÜBRESİ
KENEF = TUVALET
KESEK = ODUN PARÇASI
KEŞİK = SIRA
KILTİK, KİDDİK = KÜÇÜK SABUN
KOPCA = DÜĞME
KÖSMÜK = SİGARA İZMARİTİ
KöŞET=KOLLAMA, YOLUNU ARAMA
KÜFE = HAYVANLARIN YAL KABI
KÜLEK = AYRAN KABI
LÖÇ = ISLAKLIK
MAHNALIK = SEBEP-DAYANAK
MAKSUS = YALANDAN
MEŞREBE,MEŞEBE = SU KABI
MEEL = KAZMA
MIH = ÇİVİ
MIYILTI = SÜNEPE
MIRAS =NAYLONDAN,TAŞTAN VEYA AĞAÇTAN YAPILMIŞ MİSKET
MÖRÇ = TOKAT
MUDARA = SAĞLAM OLMAYAN
MURAS = AĞAÇTAN YAPILMIŞ EBE
MÜKEM = SAĞLAM
NACAK = KÜÇÜK BALTA
NEY = ANLAMADIM
ORA = BAYANIN ERKEĞİNE HİTAP ŞEKLİ
ORAK=OT BİÇME ARACI
OTTUK = HAYVAN YİYECEĞİ İÇİN YIĞIN
OTLUK=BİR ÇEŞİT LAHANA YEMEĞİ
ÖĞÜNNÜK = DEĞİRMENDE ÜĞÜTÜLEN UN
ÖSEFİ = ODUNUN YANA YERİ
ÖTÜRMEK = İSHAL OLMAK
ÖVEZ = KÜÇÜK SİNEK
ÖYMEK = SÜRMEK
PALDIR = YEŞİLLİKLE KAPALI YER
PAKLA = FASULYE
PASA = DEVAMLI
PANGAVUK= KABARIP SU TOPLAMIŞ, KABUK BAĞLAMIŞ YARA
PASTAF= YALAN
PALÇIK = YAĞMURDA ISLANMAK
PARKE=MONT
PE = BAHÇE DUVARI
PIRANGITMAK = DÜŞMEK
PIYIKMAK = KOŞMAK
PİNEKLİK = TAVUK YATMA EVİ
SACIYAK = ATEŞİN ÜZERİNE KAP KOYMA ALETİ
SARINCALI=YABANİ ARI
SADIR = SİDİK
SARINCALI=YABAN ARISI
SAVAK = SUYUN YOLUNU DEĞİŞTİRME
SAZAK = BATAKLIK
SEF = YANLIŞ
SİFT = İLK (BİRİNCİ)
SİFTİYE=BİRİNCİ KİŞİ OLMAK
SİNMEK = SAKLANMAK
ŞALAK = SALATALIĞIN GEÇKİNİ
SAZAK = HAYVAN SİDİĞİ BİRİKİNTİSİ
SİMELEK = ELİ YAVAŞ
ŞAMDAN = ŞİŞEDEN YAPILAN IŞIK
ŞAPALAK: ELİ AYAGINA DOLAŞMAK
ŞEFÜK = HAFİH
ŞELEK = SIRTTA TAŞINAN PAZAR SEPETİ
SöYKENMEK=UZANMAK
TAKAT=GÜÇ
TAFLAN = KARAYEMİŞ
TAM = HAYVAN YİYECEĞİ KONAN KÜÇÜK YAPI
TEREK = MUTFAK DOLABI
TEKEL TOSMAK = YUVARLANMAK
TIMAN = DON
TIINMAK:KARDA ERBİSELERİYLE KAYMAK
TİVSİ = BALIK YAVRUSU
TIRMIT = MANTAR
TORSUMA = KÜF TUTMA
TOSARMAK = SURAT ASMAK
TEVEKEL = GARİBAN-MÜLAYIM, SAF
TULUPUK = KARA LASTİK
UÇKUR = DON BAĞI
URGAN = HALAT
ÜÜL=CİVCİV YEMİ
ÜRMEK = HAVLAMAK
ÜĞRÜMEK=SALLAMAK
ÜRKÜNMEK=TAKLİT ETMEK
VAKIRTU = GÜRÜLTÜ
VICIRTMAK = SULU ÇAMUR
YİĞİDİN=DAĞDA YETİŞEN YABANİ OT
YAL = HAYVAN YİYECEĞİ
YALU = ÇARŞI
YAMALIK = BEZ PARÇASI
YANYAPILDAK=FAKİRLİKTEN ÜZERİNE ELBİSE GİYEMEMEK
YAYKIN = KIZIL AĞAÇ
YARYAPIŞIK = ÇOK ACIKMIŞ
YERÜSTÜ = EVLERDE HOL
YEYNİK = HAFİF
YELGİBİ = HIZLI GİTMEK (KAÇMAK)
YIFLAN = ESNEK
YÜĞLEMEK = SİVRİLTMEK- YONTMAK
YONGA = ODUN PARÇASI
ZABAÇÇAK = YARIN
ZAHRA = UN
DARU=MISIR
ZEBİL = ÇOK
ZEETTEN = AKŞAM –GECE
ZIBARMAK = öLMEK- YATMAK
ZIBIÇ = SAP
ZİFİR =KARANLIK
ZAT =OLMAYAN
ZIRIFTA=HAMURİŞİ EKMEK
NOT:Sözlükte olmayan kimi kelimeler tarafımdan ilave edilmiştir.
Ahmet Kaçar Taburcu oldu |
"Anar Ömrümce Gönül, Unut Beni, Hayal Dolu Bir Gençlik "gibi eserlerin söz ve güfte sahibi Ahmet Kaçar, taburcu oluyor.Kalbindeki ritim bozukluğu nedeniyle önce Giresun Devlet Hastanesi'ne oradanda Trabzon Tıp Fakültesi Hastahane'ne kaldırılan ve kalbine pil takılan Ahmet Kaçar, taburcu oluyor.Bizde www.gorele.com.tr ve www.radyogorele.com ailesi olarak ünlü şairimiz Ahmet Kaçar'a Allah'tan acil şifalar dileriz.
Ahmet Kaçar Kimdir?
1926 Yılında Görele’nin Çürükeynesil (Şimdiki Sağlık Köyü) köyünde doğdu. Ahmet Kaçar, Giresunumuz’un yetiştirdiği önde gelen şairlerden biridir. Görele’nin Çürükeynesil (Sağlık) köyünden olup, bugün 83. baharını (sonbaharı kendisine yakıştıramıyorum) yaşamaktadır. Türk Musıkisi klasikleri arasına girmiş olup; başta merhum Sanat Güneşi Zeki Müren olmak üzere, onlarca sanatçı tarafından radyolarda, televizyonlarda, gazinolarda ve tüm müzikhollerde yorumlanan “Unut Beni Kalbimdeki Hicranla Yalnız Kalayım”, “Anar Ömrümce Gönül Giden Sevgilileri”, “Hayal Dolu Bir Gençlik Ümit Dolu Bir Aşk Bitti”, “Sitemler Örüyor Kaderin Ağı”, “Kederli Günleri Sensiz Yazımın”…gibi şarkıları duymayanınız yoktur sanırım. Bunlar da dahil TRT Repertuarında kaydı olan 20’nin üzerindeki şarkıya söz yazarı olarak imzasını atmıştır, Ahmet Kaçar. İşte en tanınmışlarından ikisi: Makam:Rast, Beste: Şükrü Tunar “Unut beni kalbimdeki hicranla yalnız kalayım, Kimsesiz bir yavru gibi kucağında ağlayayım. Bu kaçıncı söz verişin,söyle nasıl inanayım, Kimsesiz bir yavru gibi kucağında ağlayayım.” Makam Uşşak, Beste Şükrü Tunar “Anar ömrümce gönül giden sevgilileri, Bilmez biçare kalpler, giden dönmez ki geri. Gözüm yollarda kaldı bunca yıllardan beri, Bilmez biçare kalpler, giden dönmez ki geri.” Besteler de yapmaktadır zaman zaman. O aynı zamanda eşine ender rastlanır bir “Taşlama” ustasıdır da… Hemen hemen her sayımızda bir dörtlüğüne yer vermeye çalıştığımız Ahmet Kaçar’ın yüzlerce belki de binlerce taşlaması mevcuttur. Her birinde şiir sanatının incelikleri vardır, felsefe vardır, mizah vardır… Bir taraftan gülümsetirken, diğer yandan da düşündürür. Hemen hepsi de “taşı gediğine koyan” cinsindendir. Buyurun birkaç örnek de taşlamalarından: “İşitmesin hane halkı sekiz şiddetinde azar; Nasibi kısmet olursa, ilk temeli atacağız. Haftanın beş günü dahil, cumartesi ve pazar; Minare gölgesi alıp, davul tozu satacağız!” “Harcandı altın paralar, ithal kavak suntasına; Batı ense tıraşında, Şark yeni salkım saçaklı. Her gün ayar borcumuz var, Tahtakale cuntasına; Bedava mal verdiğimiz tüccar, bizden alacaklı!” Kaçar’ın en belirgin özelliklerinden biri de, hoşsohbet, hazırcevap ve nüktedan olmasıdır. Dost halkası çok geniştir. Eskilerin tabiriyle, “nev-i şahsına münhasır” bir insandır. Sözüne, sohbetine doyum olmaz. Her sorunuza anında nükteli cevaplar verir. Hiçbir lafın altında kalmaz; ne yapar, eder taşı anında gediğine koyar. Hayatla dalgasını geçen rind bir insandır. Hiçbir şeyi kendine dert etmez. Dilediği gibi yaşar. Dost halkası çok geniştir. Eski adı Çürükeynesil olan Sağlık köyünün hakim bir tepesinde özene-bezene yetiştirdiği güllerle, çiçeklerle bezeli mütevazi evi, her zaman dostlarının akınına uğrar. Şimdi bir anının tam yeri. “Birgün gazeteci Yaşar Çakır, Şair Bahtiyar Dayımoğlu, Mimar Uğur Karaibrahimoğlu…gibi dostları Giresun’dan Ahmet Kaçar’ı ziyarete gelirler. Kaçar’ın çevresindeki göz okşayan yeşilliğe hayranlık dolu bakışlarını odaklayan konukları, “üstad” der: -Burada ne kadar çok yeşillik var; ne yapıyorsun bu kadar otları? Cevap gecikmez: -Buraya sadece siz gelmiyorsunuz ki!” Benim de yakın dostum; daha doğrusu sevdiğim, saydığım bir büyüğüm, ağabeyimdir. Yıllık izinlerimde memleketim Görele’ye her gidişimde, onun bir numaralı uğrak yeri (tabi bizim de…) olan fotoğrafçı Fikret Ak’ın dükkanının önünde mutlaka bir araya gelir, bol bol geyik yaparız. Hani, “Üzüm üzüme baka baka kararır” derler ya… Üstadın sayesinde zamanla biz de hazırcevaplar sınıfına terfi etmeye başladık galiba! İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerin barajlarında ne kadar su kaldığının ülkenin birinci gündem maddesini oluşturduğu sıcak bir Ağustos günü. Sevgili Fikret’in dükkanının önünde her zamanki gibi havadan sudan konuşuyoruz. Havadan-sudan dediğimize göre… Sudan başlayalım önce. Bir ara bana dönüp, “Seyfullah” diyor: -Acuk bekle,bi su dökünüp geliyum. “İlahi Ahmet abi” deyip,taşı hemen gediğine koyuyorum: -Millet susuluktan kırılıyor,sen su dökmeye gidiyorsun.Ayıp olmuyor mu?! Tabi hep beraber basıyoruz kahkahayı. E, Ahmet Kaçar gibi bir laf cambazına da böyle anlayacağı dilden cevap verilir, di mi! Şiirleri; “Kimbilir”, “Yalancı”, “Son Ufuklar” ve “Bütün Şiirleri” adlı dört kitapta toplanmış olan büyük üstad, Kaçar'ın TRT repertuarına girmiş 30'dan fazla eseri var. Çalışmalarını yalnız yaşadığı evinde sürdürüyor. Kaçar Zaman Zaman Kendisi İçin de Şiir Yazıyor Bakın kendisi için yazdığı şiire: Bir suçlu gibi dağlar,bakıp dönüyor arka; Görmek istemediği biri geçermiş gibi. Peşim sıra dizilmiş,gölgeler korka korka, Tekrarlıyor adımı bana dön,dermiş gibi. Ahmet Kaçar’ın Hayatı (1926- ) Ahmet kaçar 1926 yılında Görele’nin sağlık köyünde doğdu. İlkokulu Görele merkez ilkokulu’nda bitirdi. Kaçar’ın evi bugün bile otoların çatlarcasına zorlanarak tırmanabildiği taşlı topraklı bir yoldan ulaşılan ve etrafına hâkim olan tepededir. Çillioğlu Mahallesi’nin bu fakirhanesinde, günümüzden elli altmış yıl öncesi bütün imkânsızlıkları içinde okumaya çalışan Ahmet, lise çağına kadar tahsilini devam ettirir. Lise Trabzon’ dadır ve köy delikanlısı Ahmet, okuyabilmek için şehirde barınmak zorundadır. Ailenin maddi sıkıntısı pek fazladır. Ayakta kalabilmek için çare arayışları artar. İşsiz bir köylü olan babası iş bulmak niyetiyle Samsun taraflarına gider ama geriye ne bir haber ne de kendisi gelir. Hassas delikanlının maddi yoksulluğuna rağmen bir de babasızlık eklenir. Liseyi terk eder. 1953 yılında Tapu Sicil Memurluluğuna başlar ve hiç evlenmeden 1984’te Eynesil’de emekli olmuştur. Göreleli ünlü bestekâr ve koro şefi, Çetin Temel ‘in Görele ‘ye geldiği günlerde Ahmet Kaçar'dan bir şiir almasıyla 1953 yılında Ahmet Kaçar’ın ilk şiiri bestelenir. Kemal Gürses’in Acemkürdi makamında bestelediği “hayat dolu bir gerçek” isimli şarkısını dönemin ünlü sanatçılarından Perihan Altındağ Sözer’in okumasıyla besteciler Ahmet Kaçar’a mektuplar göndermek suretiyle güfteler isterler. Şükrü Tunar’ın 1958’de bestelediği Ahmet Kaçar güfteleri oldukça beğeniliyor ve Ahmet Kaçar’a diğer bestekârlardan güfte talepleri artar. Şimdilerde eskiye nispetli belki daha derin bir yalnızlığı teneffüs eden bestekâr Şair ,tepede bir kartal yuvasını andıran küçük fakirhaneyi, usta bir bahçıvan titizliğiyle manolya ve güller içinde yaşamını sürdürüyor. Ahmet Kaçar duygusal şiirlerinin yanında mükemmel bir taşlama ve hiciv ustasıdır. Günlük hayatında şakacı ve nüktedan tavrı ve taşlamalarla sanatsal boyuta ulaşmıştır ve Kaçar’ ın dörtlükleri yerel gazetelerde de yayınlanmaktadır. Kaçar’ ın Şiirlerinden Bazıları Ömrü bir yaz süren çiçekler gibi, Bu hazan ilinden geçer giderim. Bırakıp toprağa verdiği rengi, Bir taş korkusuyla geçer giderim. Çatısız şu tavan altında müphem, Bedenim üstüne yığılan gölgem, Belki güleceğim belki hep alem, Kaderim böyleymiş çeker giderim. Yığılıp üstüme ebedi hüzün, Gece ışığından ayrı gündüzüm, Gidip de baharım gelince hüzün, Ben de herkes gibi biçer giderim. Anar Ömrümce Gönül Söz: Ahmet Kaçar Müzik: Şükrü Tunar Anar ömrümce gönül giden sevgilileri, Bilmez biçare kalpler giden dönmez ki geri. Gözüm yollarda kaldı bunca yıllardan beri, Bilmez biçare kalpler giden dönmez ki geri. Hayal Dolu Bir Gençlik Söz: Ahmet Kaçar Müzik: Kemal Gürses Hayal dolu bir gençlik, ümit dolu bir aşk bitti. Bülbül bile goncaları hıçkırıkla terk etti. Çiler bülbül, gider bülbül, ayrılık… Sevda yaman bir çile, çekerim bile bile, Ayrılıyoruz artık ey yolcu güle güle. Çiler bülbül, gider bülbül, ayrılık… Hayat esen bir rüzgar, onun peşinde yıllar Sürünürüz bilmeden neden Allahım neden ayrılık Çiler bülbül, gider bülbül, ayrılık… Kimbilir Belki bir gün dudağın adıma takılacak Yine eski şen dille anar mısın kimbilir Vuslatsız bir baharla senden ayrı kalacak Ayrı geçen günlere yanar mısın kimbilir. Yaşla dolacak gözün artık umut yerine Korku başka bir dudak takacak ellerine Sabahsız bir gecenin doğmayan seherine Sen de hülyalarını sarar mısın kimbilir. Taşırken martıların rengini akşam suda Seni atmak istesem kalbimde son hududa Hakikat değil artık hayal olsun uykuda Beni bir an koynunda sanar mısın kimbilir. Ay doğarken ufukta ben de mehtabı anar Düşünürüm gurbetin ne gamlı akşamı var Belki seni de şimdi hicran sarar Belki gözlerin yaşlı ağlar mısın kimbilir. Nereye Bu kırık kalple üzgün bir sonbahar akşamı Rüzgârın ittiği dallar gibi nereye? Başlangıcı ve sonu bilinmeyen zamanı Bitirmek için geçen anlar gibi nereye? Aldattın bunca sene kendini sevdalarla Dolu şimdi de için acı hatıralarla Bir defter sayfasında bırakılmış yaşlarla Mazide unutulmuş yıllar gibi nereye? Bilinmez geceler mi yoksa gündüz mü erken Dönüşsüz bir gidiş bu gelen yok o menzilden Artık tükendi diye güzler ümitlenirken Son sanıp da bitmeyen yollar gibi nereye? Kendini bir alevin kucağında bulacak Koparılmış bir yaprak acısında solacak Yağışı karanlığın son yağmuru olacak İklimini şaşırmış karlar gibi nereye? Unut Beni Söz: Ahmet Kaçar Müzik: Şükrü Tunar Unut beni kalbimdeki hicranla yalnız kalayım, Kimsesiz bir yavru gibi kucağında ağlayayım. Bu kaçıncı söz verişin söyle nasıl inanayım, Kimsesiz bir yavru gibi kucağında ağlayayım Görele'nin Sağlık Köyünde yaşayan Ünlü şair Ahmet Kaçar, yaklaşık onbeş yıl sonra Görele sahilinde gezintiye çıktı. Haftada dört gün hiç ama hiç aksatmadan Sağlık köyündeki mütavazi evinden Görele'ye inen ve burada sadece başta fotoğrafçı Fikret Ak'a ve matbaacı Cem Karaahmetoğluna uğrayan Ünlü şair, yıllar sonra yeniden düzenlenen sahil yolunu görünce oldukça şaşırdı. Yeni yapılan sahil yolunu görünce eve yaya gitmeye karar veren Ahmet Kaçar'ın spor hayatı yüz metre sürdü. Foto Fikret Akın'ın zorla arabasıyla gezintiye çıkardığı şair Ahmet Kaçar yeni yapılan yolları ve sahili görünce muzipliğini de bırakmadı. Yanında bulunan Fikret Ak'a ''Ula Fikret haburalar ne güzel olmuş, bizim köyden daha güzel '' diye söyledi. Yolların ve sahilin güzelliğini gören Ahmet Kaçar yaya olarak evine gitmeye karar verse de seksen yaşın verdiği yorğunluğa fazla direnemedi ve yaklaşık yüz metre yürüdükten sonra kendisini takip eden Fikret Ak'la beraber yine eve arabayla dönmek zorunda kaldı.. Sağlık köyü kıyıya çok uzak olmamasına rağmen eskiden at yarışlarının yapıldığı bir küçük düzlüğü bulunan tepelik bir mevkidedir. Kaçarların evi bugün bile otoların çatlarcasına zorlanarak tırmanabildiği taşlı topraklı bir yoldan ulaşılan ve etrafına hâkim olan tepededir. Çillioğlu mahallesi’nin bu fakirhanesinde, günümüzden elli altmış yıl öncesi bütün imkânsızlıkları içinde okumaya çalışan Ahmet, lise çağına kadar tahsilini devam ettirir. Lise Trabzon dadır ve köy delikanlısı Ahmet, okuyabilmek için şehirde barınmak zorundadır. Ailenin maddi sıkıntısı pek fazladır. Ayakta kalabilmek için çare arayışları artar. İşsiz bir köylü olan babası iş bulmak niyetiyle Samsun taraflarına gider ama geriye ne bir haber nede kendisi gelir. Hassas delikanlının maddi yoksulluğuna rağmen bir de babasızlık eklenir. Liseyi terk eder. 1953 yılında Tapu Sicil Memurluluğuna başlar, 1984’te Eynesil’de emekliye ayrılır. Derya gönüllü şair, tadımlık sevgilere rağbet etmemiş olacak ki hiç evlenmemiştir. Göreleli ünlü bestekâr ve koro şefi, Çetin Temel ‘in Görele ye geldiği günlerde Ahmet Kaçar'dan bir şiir almasıyla 1953 yılında Ahmet Kaçar’ın ilk şiiri besteleniyor. Kemal Gürses’in Acemkürdi makamında bestelediği “hayat dolu bir gerçek” isimli şarkısını dönemin ünlü sanatçılarından Perihan Altındağ Sözer’in okumasıyla besteciler Ahmet Kaçar’a mektuplar göndermek suretiyle güfteler istiyorlar. Şükrü Tunar’ın 1958’de bestelediği Ahmet Kaçar güfteleri oldukça beğeniliyor ve Ahmet Kaçar’a diğer bestekârlardan güfte talepleri geliyor. Şimdilerde eskiye nispetli belki daha derin bir yalnızlığı teneffüs eden bestekâr sair tepede bir kartal yuvasını andıran küçük fakirhaneyi, usta bir bahçıvan titizliğiyle manolya ve güller içinde aşiyan haline getirecek kadar verimli bir tabiat sevgisine ve ince çevre zevkine sahiptir. Ahmet Kaçar duygusal şiirlerinin yanında mükemmel bir taşlama ve hiciv ustasıdır. Günlük hayatında şakacı ve nüktedan tavrının yerdi ve taşlamalarla sanatsal boyuta ulaşmıştır. Görele’nin sağlık köyünün en üst noktasındaki geleneksel yapıdaki bir köy evinde duygularıyla, ilham perileriyle, şiirleri ve besteleriyle baş başa yaşamaktadır. Göreleli hemşerimiz merhum bestekar Fethi Karamahmudoğlu’nun görüş- leri de şöyle, Ahmet Kaçar’la ilgili: ‘’Karmaşık duyguların arasına çekinmeden ve kaybolma kaygısından uzak dalışındaki cesaret yanında, herkesin en çok kullandığı kelimeleri dizişin- deki kendine özgü maharet onun en şaşırtıcı yönleri…’’ ÜNLÜ ŞAİRİMİZ AHMET KAÇAR'IN BAŞINA GELENLER ! ŞAİR BASRİ BAYRAM HİKAYESİ 1975 Yılında geçen hoş bir hikaye. Görele'nin ünlü şairi Ahmet Kaçar'ın olduğu yer espriden geçilmez. Çocukluk arkadaşı Basri Bayram ile şakalaşırken bulduğumuz şairimiz gene ortalığı kırıp geçiriyordu. "Ne oluyor Ahmet amca" diye sorunca başladı anlatmaya. "1975 yılında ben Eynesil Tapu Müdürlüğünde çalışıyorum ve bir yandan da yazdığım şiirleri Hürriyet gazetesine gönderiyorum. Ne kadar şiir gönderdiysem bir türlü yayınlanmadı, halka pek önem vermiyorlardı. Bunun üzerine bende Çorum 2.Noterliği yapmakta olan Noter Basri Bayram ismiyle bir şiir gönderdim"... Bu arada bizi dinlemekte olan Basri Bayram amca gülmekten kendini alamıyor ve söze devam ediyor. "Birgün banka müdürü bana telefon etti. O zamanlar aylık gelirimiz 200 lira civarında ve bana Hürriyet gazetesine yazdığım bir şiirden dolayı 2.000 lira telif parası gönderildiğini ve bankaya gelip almamı söyledi. Bir an tereddüt ettim, çekindim ve benim işlerim bir hayli fazla acaba görevli bir arkadaşı göndersem ona verebilir misiniz? deyince, "neden olmasın, gönderin verelim" dedi ve gerçektende parayı gönderdi. O gün bütün arkadaşları toplayıp ziyafet verdim ama nafile para bir türlü bitmek bilmiyor!" O arada söze giren şairimiz Ahmet Kaçar, "Basri Bayram'ın servetinin temelinde benim param vardır,ona hakkımı helal etmiyorum" diyor ve Basri Bayram amca gülmekten yerlere yatıyor. "Gel helallaşalım Ahmetçiğim" diyor. Aslında acelemiz var,Görele'mizin (canti) beyefendi avukatlarından Muzaffer Keloğlu'nun cenazesine gitmemiz gerekiyor. "O zaman şu çay paralarını bari ver" diyor Ahmet Kaçar ve Basri Bayram amca çayları ödüyor ve hikayesine devam ediyor. Basri Bayram Noter olduğundan Noterler toplantısına iştirak ediyor ve orada bir noter ayağa kalkıyor, "aramızda şair Noterimiz Basri Bayram var" diye Basri amcayı herkese şair olarak takdim ediyor. Basri amca ne diyeceğini bilemiyor, mahcup oluyor. Güle oynaya bunları konuşurken kalkıp cenazeye katılmak üzere merkez Hasanağa camisine doğru yola koyuluyoruz. Yolda Ahmet Kaçar'ı görenler boynuna sarılıyor, Görele'liler şairlerini seviyorlar. Eserlerine ve geçmişine ait çok fazla söz söylemekten kaçınan Kaçar, 'Unut beni' isimli eserini Zeki Müren'den dinlediğinde kendi eseri olmasına rağmen tanıyamadığını, adeta ayakların yerde kesildiğini aktardı. Eserlerinden kayda değer bir telif hakkı almadığını, Zeki Müren'in de kendisine yardımcı olamadığını dile getiren Kaçar, "Aslında o da garibandı." diye konuştu. 'Anar ömrümce gönül' adlı artık unutulmazlar arasına giren eserinde "Anar ömrümce gönül giden sevgilileri/ Bilmez biçare kalpler giden dönmez ki geri/ Gözüm yollarda kaldı bunca yıllardan beri/ Bilmez biçare kalpler giden dönmez ki geri" diyen Kaçar, kendisine sorulan sorulara da "Biz geldik söyleyeceğimizi söyledik artık yeni gelenler söylesin" diye de ekledi. Kaçar'ın hiciv biçimindeki bir şiiri ise şöyle: "Bilmez damdaki kemancı mehterin vurduğu marşı/Susar en coşkun yerinde gösterisi esse yapar/ Öyle hassas bir milletiz ki güzel sanatlara karşı/ Körlerimiz renkli resim sağırlarımız beste yapar. Haber: Ali Dursun |
Haydi sarılın kaleminize...Duygularınızı paylaşın, hatıralar canlansın.